Bebek | Konular | Kitaplar

OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE ETKİSİ

Bebek ve çocukların gelişimleri sırasında olgunlaşma ve sosyal boyutun erken gelişmesinde oyunun önemi belirgindir. Ayrıca içinde yaşanılan kültürün önemli etkilerinden olan araştırma duygusunun ve kurallara uymanın öğrenildiği ve geliştirildiği yer de oyunlardır. Oyunlar önce bebeğin kendi bedensel duyumlarının araştırılması şeklinde çok küçük bir alanda başlamakta, sonra yakın çevresi içinde sürmekte ve daha sonrada büyük sosyal ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Bebek, çocuk, ergen ya da yetişkin bir kişinin neden oyun oynadığı sorusunun birçok yanıtı vardır. Bunlardan birincisi, içten gelen enerjinin boşaltılması için oyun oynanmaktadır. İkincisi, türe özgü davranışların çok uzun bir süredir aktarılmasına ve sürdürülmesine yardım etmektedir. Bu görüşe örnek olarak, kedi yavrusunun fare yakalamadan önce bir şeylerle oynaması ya da kız çocukların bebeklerle oynayarak annelik alıştırması yapmasını verebiliriz. Üçüncü yanıta göre oyun, gelecekteki becerilerin geliştirildiği bir alan olarak görülebilir.

Oyun çocuğun çevresini tanımasına, anlamasına, bir şeyler öğrenmesine, öğrendiği bilgi ve becerileri pekiştirmesine yarayan önemli ve gerekli bir faaliyettir. Oyun, kendiliğinden şekillenen, çocuğun öğrenmesine, yaratıcılığını geliştirmesine ve enerjisini boşaltabilmesine yarayan keyifli bir etkinliktir. Bir faaliyetin oyun olabilmesi için çocuğun oyunu kendisinin başlatması, istemesi, kurallarını kabul etmesi ve eğlenmesi gereklidir. Oyun çocuğun olmazsa olmazıdır!

Yarışma, rastlantı, taklit ya da dönerek yoğunlaşmayı içeren oyunlardan söz edilebilir. Oyunların yapısı çocuk psikiyatrisinde bazı bozuklukların değerlendirilmesinde yardımcı olmaktadır. İlgi, etkileşim ve iletişimde belirgin bozukluğun olduğu otistik çocuklar ile duygu, düşünce va algıda bozulma ile belirli psikotik bozukluğu olan çocukların oyunlarında yarışma ya da rastlantı neredeyse hiç yoktur. Başka bir kişiyi gerektiren, dolayısıyla sosyal bir boyut taşıyan yarışma psikotik ve otistik çocuğun ilgi alanının tümüyle dışındadır. Bu çocukların gündeminde yineleme özelliği olan ve tümüyle dışa sınırlı açık ya da kapalı kendi dünyasına yönelik etkinlikler vardır. Aynı şekilde rastlantıyı da tümüyle reddetmektedirler. Etkinliklerinin tekdüze olması, yineleyen belirli davranışları içermesi ve değişikliğin olmadığı kendilerine özgü bir dünyayı içerir. Bu dünyada ise rastlantıya yer yoktur. Bu çocukların oyunlarında dönme ya da dönen cisimlere yönelme vardır. Bir topaç ile oynar, kendi kendine döner ya da dönen bir nesneye yönelirler. Zihinsel özürlü çocuklar yaşıtlarına göre daha az oynarlar ve hareketsiz oldukları dönemler çok daha fazladır. Kuralları karışık olmayan ve bulundukları yaştan daha küçük yaşlardaki çocukların oyunlarını oynarlar. Bu çocukların da yarışma gerektiren oyunlardan kaçındıkları gözlenir.

Çocukların duygusal ve düşsel yaşamı oyunlarına yansımaktadır. Eğer çocuğun iç dünyasından kaynaklanan dürtüleri çok yoğunsa oyun kesilmekte, değişik ve karmaşık bir duruma dönmektedir. Sakin bir oyun için çocuğun bu yoğun dürtüleri uzaklaştırabilmesi gerekir. Değişken davranışları izlenen aşırı hareketli ya da kaygılı çocuklar, oyunun kurallarını kabullenmede zorluk çekerler. Davranış sorunları olan çocuk ve ergenlerin oyunu da saldırgan dürtülerle doldurması tipik bir özelliktir. Onlar için oyun hızla içinden geldiği gibi davranma ve dürtüsel eyleme geçebilmenin bir yöntemidir. Oyun içinde saldırgan tutumların belirtilmesi cinsiyete göre de farklılık göstermektedir.

Erkek çocuklar güreş, kavga ve yarışmaya daha yatkın oldukları için oyunları kızların oyunlarından daha çeşitlidir. Sosyal belirleyiciler de kız ve erkek oyunlarında önemli rol oynamaktadır. Karşı cinsiyetin oyunlarını kızlar erkeklere göre daha rahat oynamaktadırlar. Erkek çocuklarda dürtülerin davranışa dökülmesi ön planda iken kızlarda bu sözel olarak belirtilmektedir.


Yetişkin bir insanda toplumsal kural ve değer yargıları yoğun duygu ve istekleri günlük yaşamda sınırlanmakta, bunlar hayal kurma ya da rüyalar yardımı ile duyurulabilmektedir. Çocuklarda bu işlevler oyun ile sağlanmakta, ayrıca çocuğun günlük kaygılarını azaltarak olumlu ilişkiler kurmasına da yardımcı olmaktadır. Oyun oynamak evrensel bir yaşantıdır, sağlığın bir göstergesidir. Oyunun amacına ulaşması için özellikle cinsel ve saldırgan dürtülerden arındırılması gerekir.

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN OYNAMANIN ÖNEMİ:

Çocuklar oyun oynarken mutlu, hevesli ve dikkatlidirler.

Oyun sürecinde hata yapsalar bile düzeltme şansına sahip olduklarının farkında olan çocuklar, hata yapmaktan dolayı korku yaşamazlar bu yüzden çocuklar rahattırlar,

Çocuklar, oyun oynarken çevresi ve dünya hakkında pek çok bilgi ve beceri öğrenirler.

Çocuk oyun oynarken çevresindeki pek çok kişiyi taklit eder. Bu da onlara yaşam tecrübesini arttırmak için olanak sağlar.

Çocuklar, oyun yoluyla üzüntü ve sıkıntılarından kurtulurlar.

Çocuklar, farklı özellikteki nesnelerle oynarken kavramları, sayıları ve buna benzer pek çok bilişsel yeteneğini geliştirme imkanı bulur.

Oyun yoluyla çocuk, bir toplum içinde yaşamanın kurallarını, paylaşmayı, yardımlaşmayı, saygı göstermeyi öğrenir.

Çocuğa kendini rahat ve huzurlu olabileceği bir oyun ortamı hazırlamak önemlidir. Böyle bir ortamda çocuk yaş özelliklerine göre bazen bir arkadaşıyla, bazen büyükleriyle, bazen de tek başına oynamayı tercih eder.

Oyun yoluyla fiziksel, zihinsel, bilişsel, sosyal ve dil gelişimleri hızlanır.

Oyun, çocuğun kendi kişiliğini ortaya koymasında ve bazı olumlu özellikleri kazanmasında da yararlıdır. Özellikle doğru davranışların pekişmesi oyun yoluyla daha kolay sağlanabilir.

Olumlu kişilik özellikleri, uygun oyun ortamında artar ve pekişir.

Oyuna uyum sağlayamayan, kurallara uyma zorluğu yaşayan, aceleci ve sabırsız çocuklar oyundan dışlanabilir. Dolayısıyla çocuğun oyuna kabul edilmesi, olumsuz kişilik özelliklerini azaltmasıyla olur.

Birçok çocuk oyun sayesinde kendini karşısındakinin yerine koyarak düşünme (empati yapma), başkalarına saygı gösterme, karşılıklı diyaloglarda kendi sorumluluğunu fark etme, sabırlı olma, kurallara uyma, stresle baş etme becerisi kazanır.

Çocuk, zaman zaman oyun içinde arkadaşları ile tartışabilir, böyle durumlarda sorunlarını nasıl çözebileceğini öğrenir. Kimi zaman oyunun lideri, kimi zamansa oyundan dışlanan kişi olabilir. Yaşadığı minik sorunları çözebilmeyi yine oyun yoluyla edindiği tecrübelerle kazanır.

Oyun, çocukların kişilik gelişimini olumlu yönde pekiştirir.



Oyuncaklar
Psikolojik olarak değerlendirildiğinde oyun alanı çocuğun dışında, ancak dış dünyaya ait değildir. İç dünya ile dış gerçeğin dışında üçüncü bir alandır, bir yanılsama (illüzyon) alanıdır. Burası bebek için anne ile paylaştığı ortak bir alandır. Zamanla önce bebek, daha sonra çocuk bu alan içinde bağımsızlığını kazanmaya başlar. Burada çocuğa özerkliği sağlayan oyuncaklar geçiş nesnesi olarak isimlendirilir. Geçiş nesnesi peluştan yapılmış oyuncaklar, çarşaf ya da yastık olabilmektedir. Bu geçiş nesneleri yetişkinlerin geriye dönüp baktığında "ilk oynadığım oyuncağım" şeklinde tanımladığı nesnelerdir. Bu geçiş nesneleri her toplumda izlenen, evrensel bir oyuncaktır, ancak basit bir oyuncak olarak değerlendirilmemelidir. Otistik ve psikotik çocukların yaklaşık üçte birinde bu geçiş nesnesi hemen hemen hiç kullanılmamaktadır. Çocuğun geçiş nesnesini doyurucu bir biçimde kullanması, olumlu insan ilişkilerinin oluşturulabilmesi için önemlidir. Geçiş nesnesinin fiziksel özellikleri de önemlidir. Bu nesnelerin ortak özellikleri katı, metalik, tuhaf biçimlerde ve genellikle kırılmış ya da atılacak bir durumda olmalarıdır. Çocuğun kendine ait eşyaları içinde özel bir yeri vardır. Bu nesne zamanla önemini yitirir, yaklaşık 5-6 yaşlarında çocuklar yavaş yavaş bu nesnelerden uzaklaşırlar. Ancak bunlar ne yok edilir, ne de terk edilirler.

Oyun ve oyuncak hakkında bu psikolojik bakışın dışında da pek çok şey söylenebilir. Bunlar ailesel, etik (ahlak), kültürel ve sosyoekonomik boyutları içermektedir. Oyun düşünceler, duygular ve ilişkiler içinde yuvarlanmanın ve bu zor olayların üstesinden gelmek için beceri ve kontrol kazanmanın önemli bir yoludur. Oyuncak ise çocuğun beş duyusunu ve duygularını uyaran, değerldnirme ve uygulama yetilerini geliştiren, hayal gücünü zenginleştiren, bedensel ve sosyal gelişimini hızlandıran bir oyun aracıdır.

Oyuncaklar kabaca kullanım ve amaç oyuncakları olarak iki grupta toplanabilir.Kullanım oyuncakları aslında oyun amacıyla üretilmemiş olan bir nesneyi çocuğun oyun aracı olarak kullanmasıyla ortaya çıkarlar. At olarak bir tahta parçasının kullanılması, makara, kibrit kutusu gibi araçlarla oynama örnek olarak verilebilir. Bu oyuncakların işlevi oyun bittiği zaman sona erer. Amaç oyuncakları ise oyun amacıyla üretilmiş olan ve genellikle erişkinler tarafından seçilerek çocuklar için alınan oyuncaklardır. Yetişkinlere neden böyle bir seçim yaptıkları sorulduğunda, çocukları için en uygun oyuncağın bu olduklarını düşündüklerini söylemektedirler. Oysa biraz zorlandığında onların yaşamında bu oyuncakların izlerini bulmak olasıdır. Ayrıca bu oyuncaklar bazen çocuklar için geçici bir heves olabilmekte ve kısa sürede bir köşede unutulup, gitmektedirler. Oyuncaklar daha ayrıntılı olarak dört başlık altında sınıflandırılabilir.

Duygusal oyuncaklar: Çocuğun duygusal zorlukları ve korkularını yenmesi için seçtiği oyuncaklardır. Genellikle çocuğun oyuncakları içinde en çirkin olanıdır. Bunlar genellikle yumuşak ve tüylü, yuvarlak hatları olan, fiziksel olarak çocuktan daha kısa oyuncaklardır. Bunlar çocuk için dostluk, sevgi ve güvenlik anlamını taşır.

Zevk nesnesi olan oyuncaklar: Çocuğun geçici bir süre için hoşça zaman geçirmek için oynadığı oyuncaklardır.


Eğitsel ve kültürel kazanç sağlayan oyuncaklar: Boyama kitapları, yap-bozlar, maket oyuncaklar gibi çocuğun oyun oynarken aynı zamnda herhangi bir alanda eğitimini de sağlayan oyuncaklardır.


Sosyal bütünleşmeyi sağlayan oyuncaklar: Çocuğun çevresiyle ilişkilerini düzenlemesinde yardımcı olan, yaşıtlarıyla birlikte grup oyunları oynarken kullandığı oyuncaklardır.

Oyun gibi oyuncaklar da çocuk psikiyatrisinde ruhsal durumun değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Oyuncak otistik çocukların ilgisini çekmemekte ya da çocuk oyuncağa geçici bir süre ilgi göstermektedir. Zamanının büyük bir bölümünü oyun ve oyuncaklarla geçirmek isteyen ancak sürekli oyun ve oyuncak değiştiren bir çocuğun dikkat eksikliği yönünden değerlendirilmesi gerekirken, sürekli karşı cinsiyete ait oyuncaklarla oynamak isteyen bir çocukta bu seçimin cinsel tercihle ilgili olabileceği, yaşından küçük oyuncaklarla oynamanın ise kardeş doğumu gibi zorlayıcı bir yaşam olayı ile oluşan gerilemeyi yansıtabileceği göz önüne alınmalıdır. Çocuğun yağına ve cinsiyetine uygun olmayan oyuncaklarla ilgilenmesi durumunda bu oyuncağı içgüdüsel olarak mı seçtiği yoksa kendisine o oyuncak verildiği için mi onu kullandığı tartışma konusudur.

Çocuğun yaşına göre oyun ve oyuncak seçimi oldukça zordur. Çocuk için alınacak ya da önerilecek herhangi bir oyuncaktan daha üstün olanı mutlaka olacaktır. Oyun ve oyuncak seçiminde en iyi klavuz, çocukların nasıl geliştiklerinin bilinmesi, onların gelişim becerilerini arttıracak ve bu becerilerin birbiriyle bir örüntü halinde olmasını sağlayabilecek oyun araçlarının göz önüne alınması gereğidir. Çocuğun oyuncağını seçerken kendi istek ve beğenilerimiz yerine çocuğun yaşını ve gereksinimlerini göz önünde bulundurmanın yanısıra, oyuncak hakkında onun da fikrini almak en iyisi olacaktır.

Altı aylıktan küçük bir çocuk ses, şekil ve renklere karşı duyarlıdır.Bu dönemde görsel ve işitsel duyulara yönelen hareketli oyuncaklar onun dikkatini çeker ve neşelendirir. Yatağın üzerine asılabilen, sallanınca ses çıkaran renkli objeler ve çıngırak bu dönemin vazgeçilmez oyuncaklarıdır. Oturmaya başladığı yedinci aydan itibaren çocuk uzanabildiği her şeyi yakalamaya, yakaladığı her şeyi de ağzına götürmeye çalışır. En çok hoşlandığı şeyler bir elinden diğerine kolayca geçirebildiği renkli halkalar, avuçlayabildiği plastik küpler, kemirebildiği kauçuk nesneler, hırpalandığı zaman bozulmayan yumuşak bebek ve hayvancıklardır. Tutunarak da olsa ayağa kalkabildiğinde eline geçen şeyleri yere atmaktan zevk aldığından, zıplayan, yere düşünce ses çıkaran oyuncaklar ilgi odağıdır. Boy boy renkli toplar, içiçe geçebilen kutular bu dönemin oyuncaklarıdır.

ÇOCUKLAR YAŞLARINA GÖRE OYNADIKLARI OYUN TÜRLERİ

0-3 Yaş Arası :

Çocuklar 0-2 yaş arasında ses, şekil ve renklere duyarlıdır.

Yatağın üzerine asılabilen, sallandıkça ses çıkaran renkli objeler ve çıngıraklara çocuk büyük ilgi gösterir.

Çocuklar oturmaya başladığı dönemde eline geçen her nesneyi ağzına götürür, yürümeye başladığında eline geçen şeyleri yere atmaktan zevk alır.

Zıplayan ve yere düşünce ses çıkaran oyuncaklar, renkli toplara büyük ilgi gösterir.

Oyuncakları ile tek başına oynarlar.Yanında başka bir çocuk olsa bile onunla ilgilenmez oyunlarına devam ederler.

0-2 yaş tek başına oyunun oynandığı dönemdir.

Çocuklar 2 yaşından itibaren arkadaşlar ile fazla iletişime girmeseler bile arkadaşları ile yan yana oynamaya başlarlar.

Çocuklar 2-3 yaşlarında hayali oyunlar oynamaya; çevresinde gördüğü insanları ve olayları taklit etmeye başlarlar. Oyunlarında anne, baba olur, bebeğini besler.

Çocuk, oyunda hayvanlarla konuşur sopayı at , bir kapağı direksiyon olarak kullanır.

Çocuk tahta blokları yan yana ya da üst üste koyarak şekiller yapabilir.Basit yap-boz oyunu oynayabilir.

4-6 Yaş Arası:

Çocuklar bu dönemde bedensel hareketlerinin gelişmesiyle top oynama, koşma, atlama, tırmanma, gibi oyunlardan hoşlanır. Üç tekerlekli bisiklete binebilir.

Çocuklar bu dönemde de yaşantısında gözlediği olayları ve kişileri canlandırır. Oyunlar bu yaşlarda daha karmaşıklaştığı için oyunlarda aldığı roller daha farklı olur. Örneğin kimi zaman anne-baba, kimi zaman doktor, manav, asker, polis, berber, simitçi olur.

Çocuk el kaslarının gelişmesini sağlayacak kesme-yapıştırma, çizimler yapma ve resim boyamayı sever. Tahta bloklar, yap-boz oyunları oynayabilirler.

Bu dönemde kız ve erkek çocuklarının oyunları farklıdır. Kızlar bebeklerle ve evcilik oyunu oynamaktan hoşlanırken, erkekler tabanca, tüfek gibi oyuncakların kullanıldığı savaş oyunları ile araba ile oynamayı tercih ederler.

7-9 Yaş Arası:

Çocukların okula başlamaları ile oynadıkları oyunlarda değişiklik görülür.

Kurallı oyunların oynanmaya başladığı dönemdir. Örneğin seksek, ip atlama, saklambaç, basketbol, futbol, dama, satranç, tombala, kızmabirader gibi kurallı oyunlar oynarlar.

Çocuklar bu dönemde sessiz sinema oyunları, yap-boz oyunları, mekannik oyuncaklarla ve maketlerle de oynarlar.

Erkekler daha çok takım oyunlarından ve yarışmalardan hoşlanırken, kızlar da yakın arkadaşlıklar kurarak birlikte seksek, ip atlama v.b. oyunlar oynarlar.

OYUN OYNAMASI İÇİN ÇOCUĞU DESTEKLEME YOLLARI

Çocuğun oyun oynamasını sağlayacak ortamlar düzenleyin!

Çocuğu açık havada ve yaşıtları ile oynamasını desteklemek parklara götürün, arkadaşları ile oynayabileceği ortamlar hazırlayın!

Oyun oynarken çocuğun rahat hareket etmesi ve üzeri kirlenince kızmamak için uygun kıyafetler giydirin!

Çocuğun oynadığı oyunun süreci hakkında konuşarak yaratıcılığı, dil gelişimi, kendini ifade etme becerisini destekleyin!

Çocuğun oynadığı oyunu olumlu pekiştirerek, sorular sorarak onu destekleyin!

Çocuğunuz oyun oynarken negatif bir davranış sergilediğinde görmezden gelin!

Çocuğa hayal gücünü ve yaratıcılığını zenginleştiren oyuncaklar alın!

Her gün düzenli olarak (15-20 dakika ) sadece çocukla oyun oynayın. Ancak, oyunun kurallarını onun koymasına izin verin!

Oynadığı oyunlara, çocuğu olumsuz eleştirmeden katılın!

Çocuğunuz oyun oynarken ortaya koyduğu ürüne değil, neler yaşadığı, nasıl zaman geçirdiği ve neler öğrendiğine bakın!

Çocuğunuzun yaptıklarını gördüğünüzü ve bunlarla ilgilendiğinizi ona belirtin. ‘Arabanı çok dikkatli kullanıyorsun’ gibi.

Onun yaptıklarından ya da söylediklerinden hoşunuza gidenleri sözel olarak ödüllendirin.‘Yaptığın kuleler çok hoşuma gitti’ ya da sadece ‘Aferin!’ diyerek ödüllendirebilirsiniz.

Olumlu mesaj veren oyunlar oynayın!

OYUNCAK SEÇİMİ

Çocukların ruh ve beden sağlığı açısından, oyun ve oyuncak çok önemli bir yer tutuyor. Oyun ortamının hazırlanması kadar oyuncak seçimi de önemlidir. Çocukların ilk üç yaşı zeka gelişimi açısından çok önemlidir. Oyuncaklar, sadece çocukları oyalamakla kalmayıp onların zihin gelişiminin en büyük destekçisidir. Çocuklar yaşlarına uygun oyuncakları ile oynarken problemleri çözmesini öğrenir, kendi bedenlerini daha iyi tanır, üreticiliklerini geliştirir, liderlik yeteneklerini kazanırlar. Okul öncesi eğitim kurumlarında oyuncak seçilirken yaş gurubu özelliklerine, eğitici olmasına özellikle dikkat edilir.

ANNE BABALARIN OYUNCAK SEÇİMİNDE DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR;

Anne-babalar çocuğun yaşına uygun oyuncaklar almalıdır.

Okul öncesi dönemdeki çocuklara oda setleri, mutfak setleri, doktor muayene aletleri, tahta bloklar, kova tırmık, kürek , resim defteri, boya kalemleri, oyun hamuru, yaşına uygun lego ve yap-boz alabilirsiniz.

Oyuncakların yüzeyleri düzgün ve kolay temizlenebilir olmalı; çocuklar için zararlı olabilecek kimyasal maddelerle (boya, vernik, kaplama gibi) kaplı olmamasına dikkat etmelisiniz!

Çocukların yumuşak oyuncaklardan çok hoşlandıklarını sarılma ihtiyaçlarını karşıladıklarını unutmayıp evde ayıcıklar, köpekçikler için yer ayırabilirsiniz.

Oyuncak alırken cinsiyet ayrımı gözetilmemelidir. Yani kız çocuklarına hep bebek, erkek çocuklarına ise araba almak gibi. Çünkü her çocuk değişik oyuncaklarla oynayarak farklı deneyimler kazanır.

Sağlam ve dayanıklı oyuncaklar almaya özen göstermek gerekir. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklara kolayca kopabilecek, (küçük göz, parça, düğmeleri olan) parçaları olan oyuncaklar alırken dikkatli seçim yapmalısınız.

Alınacak olan oyuncağın çocuğa zarar verebilecek türde (keskin, sivri uçlu) olmamasına özen göstermelisiniz.

Çocuğunuza aldığınız oyuncak, çocuğun işitme fonksiyonlarını bozacak yükseklikte ses ve gürültü üretmemelidir.

Farklı tür oyuncaklar almaya özen göstermek gerekir.

Pahalı ve elektronik oyuncaklardan ziyade çocuğun yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirici oyuncaklar almalısınız.

Oyuncağı çocukla birlikte, onun seçmesine izin vererek almalısınız.

Çocuklarla birlikte oyuncaklar üretebilirsiniz çocuğun kendisinin yaptığı oyuncak daha çok hoşuna gider ve onunla daha uzun oynayarak zevk alır.

Özellikle 6 yaşından sonra çocukları yaşlarına uygun sportif faaliyetlere yönlendirmeniz onların fiziksel, zihinsel, sosyal gelişimlerini desteklemeniz açısından oldukça faydalı olur.

Evinizde çocuğunuzun oyuncaklarını açık raflarda saklayın. Kutu, sandık gibi kapalı, çocuğunuzun içine girip kalabileceği yerler tehlikeli olabilir.

Günümüzde büyük kentlerde, çocukların oyun ortamlarının ve oyun oynama biçimlerinin değişikliğe uğradığını gözlemliyoruz. Çalışan annelerin artması, çocukların sağlıklı oynayabileceği mekanların azlığı, çocuk kaçırma olaylarının fazlalaşması, okula başlama ile birlikte ailelerin yüksek akademik beceri beklentisi gibi nedenlerle, çocukların sokağa çıkma, arkadaşlarıyla grup oyunları oynamasını kısıtlamakta hatta sıfırlamaktadır. Bunun yerine çocukların bilgisayar ve televizyona yönelmesine neden olarak çocukların oyunun zengin içeriğinden ve faydalarından yararlanmasını engellemektedir. Çocuk oyunlarında grupça oynanan oyunlardan ve sosyalleşmenin azalmasından bireysel yapılan faaliyetlere doğru bir değişim söz konusudur.


Ana Sınıfı Öğretmeni

GÜLŞAH ALTAY

Konular